23.03.2008 tarihinde kanunlaşan 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanununun 2. maddesi 7. fıkrasına istinaden belediyemiz Samsun Büyükşehir Belediyesi sınırlarından çıkarak ilk kademe statüsünü yitirerek belde belediyesi olmuştur. Belediyemiz tasnif cetveline göre C-2 Grubunda yer almakta iken şu anda D-2 statüsünde belde belediyesi statüsünü kazanmıştır. Beldemiz 4476 nüfusa sahip olup, belediyemize D-2 Grubuna göre kadrolarınızı yeniden oluşturun diye bir resmi yazı veya genelge gelmemiştir. Biz belediye olarak yeni haliyle kadrolarımızı yeni cetvele göre (D-2) gereken değişikleri yapıp uygulayacak mıyız? Yoksa resmi bir yazı mı bekleyeceğiz?

Vatandaşlar Maliye’ye veraset ve intikal beyannamesi verirlerken bizden de murislerinden kalan taşınmazlar için emlak beyannamesi talep etmektedirler. Örneğin; vatandaş 1996 yılında vefat etmiş, Malmüdürlüğü o yıla ait beyan istemektedir. 2008 yılı değerlerine göre mi doldurup beyan vermemiz gerekli midir? Yoksa ölen kişinin ölüm tarihindeki değerlerine göre mi beyan vermeliyiz? Uygulama nasıl olmalıdır?

29 Haziran 2008 tarihli 26921 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Tahsilat Genel Tebliğinde; 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamına göre kurumların bu Kanun kapsamında hak sahiplerine yapılacak ödemeler sırasında vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge arama zorunluluğu getirilmiştir. Belediyemizde 01/08/2008 tarihinden itibaren tebliğe uygun olarak ilgili vergi dairelerinden faksla hak sahiplerinin vadesi geçmiş borçlarını sorgulamakta olup; Yerel gazetelerde yayınlanan ihale ilan bedellerinin ödenmesinin bu uygulamaya tabi olup olmayacağı hususunda belediyemizce tereddüde düşülmüştür. İhalelerle ilgili ilan metinleri Valiliğimize gönderilmekte, Valiliğimiz de bu ilan metinlerini yayınlamaları için yerel gazetelere göndermektedir. Denizli’de bulunan yerel gazetelerde yayınlanan ve fatura edilerek ödenmesi için belediyemize gönderilen ihale ilan bedellerinin ödenmesi esnasında vadesi geçmiş borç sorgulamasının yapılıp yapılmayacağı hususunda görüşlerinizin bildirilmesini arz ederim.

Belediyemizde ambar memuru kadrosunda emlak servisinde görev yapmakta iken gelir ile ilgili olarak çalıştığından, 2004 yılında belediyemize yeni gelen gelir şefi kadrosuna atanan bir memurumuz vekaleten gelir şefi kadrosunda 4 yıldır çalışmaktadır. Memurumuzun vekilliğini kaldırarak gelir şefi kadrosuna atamasını yapabilir miyiz?

Gençlik Spor Genel Müdürlüğüne ait ödenek, İlçe kapalı spor salonu yapımı işinde kullanılmak üzere İl Özel İdaresine aktarılmıştır. İl Özel İdaresi Harcama Yetkilisince onay verilerek, iş ihale edilmiştir. Sözleşme İl Özel İdare İhale Yetkilisince imzalanmıştır. Sözleşmede; “İdare” olarak “Gençlik Spor İl Müdürlüğü” ibaresi yer almaktadır. Yüklenici sözleşme hükümlerine uymadığından iş % 15 seviyesinde iken sözleşme feshedilerek iş tasfiye edilmiş, yüklenici hakkında da yasaklama kararı verilmiştir. Yükleniciye ait teminat mektubu Gençlik Spor Müdürlüğünce muhafaza edildiğinden bu Müdürlük tarafından nakde çevrilerek kendi hesaplarına kaydedilmiştir. Yükleniciye ait teminatın İl Özel İdaresi hesaplarına mı, yoksa Gençlik Spor Müdürlüğü hesaplarına mı alınacağı hususunda tereddüt hasıl olmuştur. Bu iş için İl Özel İdaresi kaynaklarından herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Sözleşmede “İdare” olarak anılan İl Müdürlüğünün isminin geçmesi ve kaynağın Özel İdare Bütçesinden olmaması gibi sebeplerle teminatın Gençlik Spor İl Müdürlüğü hesaplarına alınması gerektiği yönünde anılan Kurum Genel Müdürlüğünün Hukuk Müşavirliğince görüş verilmiştir. Bu konudaki görüş ve yönlendireceğiniz mevzuat hükmünün bildirilmesi hususundaki yardımlarınız için teşekkürlerimi sunuyorum.

1- 4342 sayılı Mera Kanununun 19 uncu maddesinde; “Muhtarlar ve belediye başkanları, mera, yaylak ve kışlaklara tecavüz olduğu takdirde durumu derhal Bakanlık il veya ilçe müdürlüğüne, il ve ilçe müdürlükleri de valilik veya kaymakamlığa bildirmekle yükümlüdürler” hükmü bulunmaktadır. Söz konusu alanlara yapılan tecavüzler tutanakla bildirildiğinde, alanların tahliye işlemlerinin, kaymakamlık veya valilik makamlarından herhangi bir yetkili olmadan, belediyemizce yapılması istenmektedir. Belediyemizde söz konusu tahliye işlemelerinin Tarım İlçe Müdürlükleri veya Kaymakamlıkça konuya vakıf olan kişilerce yapılması ve orada yaşayan halkın bilgilendirilmesi istemekte ve tahliye işlemlerinde bu nedenle aksaklıklar meydana gelmektedir. Mera Kanununda tahliye işlemleri için belediyelere herhangi bir hüküm getirilmediğinden, Kaymakamlık Makamının tahliye istemi işlemini yapmadığımız takdirde yasal boyutu nedir, Kaymakamlık Makamının tahliye yazısını emir olarak mı algılamamız gerekir? 2- 4342 sayılı Mera Kanununun 20’ nci maddesinde inşaat yasakları belirtilmiş, söz konusu alanlara yapılan kaçak yapılarla ilgili belediyemizce 775 sayılı Gecekondu Kanununun 18’nci maddesine göre olay yeri tutanağı düzenlenmektedir. 775 sayılı Kanunun 18’nci maddesine göre Devlet hazine yerlerinde yapılan aykırı yapılar iskân edilsin veya edilmesin derhal yıktırılır hükmünden dolayı yıkım işlemi yapılmadan yapı sahibine tebliğ yapılma zorunluluğu var mıdır? Ayrıca, Türk Ceza Kanununun 184 üncü maddesi gereği Savcılığa suç bildirisini hangi makamın yapması gerekir? Yıkım masrafları haricinde maddi ceza uygulanabilir mi? 3- Tapu kaydı olmadığından dolayı turizm bölgesi içerisinde kalan lakin vasfı mera olan arazilerde ahşap yapı ruhsatı verilebilir mi?

İlçemizde aşırı derecede ruhsatsız hurdacı mevcut olduğundan çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet vermektedir. İlçemizde bulunan hurdacıları kanunlar çerçevesinde nasıl kaldırabiliriz?

Ölçü tartı memuru diğer belde belediyelerine ölçü tartı görevi için gitmektedir. Ölçü tartı memuruna (Belde belediyesi büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalmaktadır.) belde belediyelerine görevli olarak gönderildiği tarihlerde harcırah veya yolluk verilir mi? Verilecek ise bu harcırah veya yolluğu hangi belediye ödeyecektir.

31.10.2007 tarihinde Gürpınar Belediyesinin eczaneler ve veteriner kliniklerine verilen işyeri açma ve çalışma ruhsatları ile ilgili olarak verilen cevabınızda; İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin değişik 6 ıncı maddesi hükmü gereğince, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili meslek kuruluşları tarafından özel mevzuatlarına göre verilen izinler ile tescil ve benzeri işlemlerin, bu Yönetmelik hükümlerine göre ruhsat alma mükellefiyetini ortadan kaldırmadığından, ilgili Yönetmelik hükmü gereği, eczaneler ve veteriner klinikleri gibi işyerlerinin de yetkili idareden işyeri açma ve çalışma ruhsatı alma zorunluluğu bulunduğu ifade edilmektedir. Oysa Türk Eczacılar Birliği Merkez Heyetinin 13.04.2007 gün ve 26492 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan işyeri açma ve çalışma ruhsatlarına ilişkin yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğinin 3.maddesinin 6197 sayılı yasadaki düzenlemelere aykırı olduğu gerekçesiyle iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'a başvuruda bulunmuşlardır. Danıştay 8.Daire tarafından dava konusu edilen yönetmelik maddesine yönelik olarak alınan 19.09.2007 tarih ve E:2007/2566 sayılı karar ile özel mevzuatı uyarınca ruhsatlandırılan işyerlerinin dava konusu yönetmeliğe tabi kılınmasını ön gören düzenlemenin dayanağının yasa kurallarına aykırı olduğu gibi özel yasalarda yer alan kuralların etkisiz bırakılması sonucunu doğurduğu gerekçesiyle yürütülmesinin durdurulması kararı verilmiştir. Bu karara rağmen eczane ve veteriner kliniklerinden işyeri açma ruhsatı istenilebilir mi?

İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte, gayri sıhhi müessese sınıfında bulunan işyerlerinin sınıf tayini bölümünde; Yönetmelikte yer almayan işyerlerinin sınıflandırılmasında "tesise ait kapasite raporu, tesisten kaynaklanacak atıklar ve müessesenin diğer özellikleri dikkate alınarak" Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından yeni sınıf tayini yapılır denilmektedir. Diğer taraftan ruhsat kriterlerine uygun şekilde başvuru beyan formunu düzenleyip birimimize müracaat eden işletmeciye 2. ve 3. sınıf işyerleri için 5 gün içinde ruhsat düzenlenmesi öngörülmektedir. Yukarıda sayılan işlemler bu sürede yapılamayacağı için bir mağduriyet doğacaktır. Burada tüm Bakanlıklara müracaat bizim tarafımızdan mı yoksa mükellef tarafından mı yapılacak? Bu yazışma uzun zaman alacağından işletmecinin mağduriyetini nasıl giderebiliriz?

Bildiğiniz gibi fenni mesul mühendislerin sicilleri meslek odaları tarafından tutulmaktadır. 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin sicil başlığında bu husus böyle tarif edilmiştir. Buna rağmen 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda yer almamasına rağmen ve belediye meclisinin görevleri arasında da yer almamasına rağmen birçok belediye, meclis kararı ile bir fiyat tarifesi belirleyip gerek sicil gerekse kayıt adı altında fenni mesul mühendislerden yıllık ücret almaktadırlar. Belediye meclisinin görevleri arasındaki şu maddeye istinaden (ilgililerin isteği üzerine ve verilen hizmet karşılığı alınacak ücreti belirlemek) alınan bu ücrette ne biz ilgililerin bir isteği vardır, ne de bu kayıt parası karşılığı bir hizmet vermekteyiz. Belediye meclislerinin yetkileri dahilinde olmayan bu karara istinaden alınan bu ücretin doğru bir uygulama olup olmadığını ve ödenmediği takdirde ruhsatın kesilmemesi uygulamasının doğru olup olmadığı konusunda bilgilendirebilir misiniz?

İlçemiz köylerinden çıkış saatleri, gerekli izinleri olmadan kooperatiflere ait ve serbest çalışan minibüsler korsan çalışmaktadır. Biz bunlara Kabahatler Kanununa göre cezai müeyyide uygulamaktayız, ama hala bunlar çalışmaya devam etmektedirler. Bizler belediye olarak bunların araçlarını bağlayabilir miyiz veya Jandarmaya bağlatabilir miyiz? Bağlatma işlemleri Kanun ve maddesine göre nasıl olmalıdır?