MAHALLİ İDARE ŞİRKETLERİNDE YÖNETİCİLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞU

  • Makale Arşivi

MAHALLİ İDARE ŞİRKETLERİNDE YÖNETİCİLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞU

Mustafa YAVUZ

Gümrük ve Ticaret Uzmanı


1. GİRİŞ

Mahalli idareler (il özel idareleri ve belediyeler), kendilerine verilen hizmet ve görev alanlarında, ilgili mevzuatta gösterilen usullere göre şirket kurabilmekte ya da kurulu şirketlere ortak olabilmektedir. Mahalli idarelerce kurulabilen şirket türleri ise anonim ve limited şirketlerdir. Uygulamada “mahalli idare şirketi” olarak adlandırılan bu şirketlerin yönetim ve temsil organı; anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde ise müdür, birden fazla müdür varsa müdürler kuruludur.

Özel hukuk hükümlerine tabi olan ve tüzel kişiliği bulunan mahalli idare şirketleri, iş, işlem ve faaliyetlerini 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa[1] (TTK) göre yürütürler. Adı geçen Kanunda anonim ve limited şirketler ile bu şirketlerin organları için öngörülen yükümlülük ve sorumluluklar, mahalli idare şirketleri için de aynen geçerlidir. Dolayısıyla, diğer sermaye şirketlerinde olduğu gibi mahalli idare şirketlerinin yönetim kurulu üyeleri ve şirket müdürlerinin hukuki sorumluluğu hakkında TTK hükümleri uygulanır. Şirket yöneticisinin kamu görevlisi olması ise sonucu değiştirmemektedir.

Şirket yöneticileri (anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri, limited şirketlerde müdürler), görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün bir sonucu olarak mahalli idare şirketinin her bir yöneticisi, kendi kusurundan kaynaklanan zarardan sorumludur.

İşte bu çalışmada, mahalli idare şirketlerinde yöneticilerin hukuki sorumluluğu detaylı olarak incelenmiş ve değerlendirilmiştir.

2. HUKUKİ SORUMLULUK DURUMLARI

TTK’da, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğu, “genel sorumluluk” ve “özel sorumluluk” olmak üzere iki türlü düzenlenmiştir. Limited şirketlerde müdürlerin hukuki sorumluluğu ise özel olarak düzenlenmemiş, bu konuda zikredilen Kanunun 644/1-a maddesinde atıf yapılmak suretiyle anonim şirketlere dair sorumluluk hükümlerinin limited şirketlere de tatbik olunacağı hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla, anonim şirketlerle ilgili öngörülen sorumluluk hükümleri limited şirketler hakkında da uygulanmaktadır. Tüm anonim ve limited şirketler için geçerli olan sorumluluğa dair kurallar, mahalli idare şirketleri için de aynen caridir.

2.1. Genel Sorumluluk Durumu

Mahalli idare şirketlerinde sorumluluk kural olarak şirketlere aittir. Keza TTK’nın 371/5 ve 632. maddelerinde, temsile veya yönetime yetkili olanların, görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirketin sorumlu olduğu belirtilmiştir. Bu halde mahalli idare şirketlerinde yöneticilerin sorumsuzluğu kuraldır. Hal böyle olmakla birlikte, TTK’nın 553. maddesinin birincifıkrasında, “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, (…) hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” denilmektedir. Anılan hüküm gereğince, mahalli idare şirketlerinin yöneticileri, şirket sözleşmesinden ve yasadan kaynaklanan yükümlülüklerini kusurlu bir şekilde ihlal etmeleri durumunda hukuki sorumlulukla karşı karşıya kalabilir. Söz konusu sorumluluk davasını ise şirketin kendisi, ortaklar ve şirket alacaklıları açabilir.

Yukarıda yer verilen TTK hükmü, esasen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun[2] (TBK) 49. maddesinde yer alan genel haksız fiil mükellefiyetine ilişkin kuralla gaye açısından benzeşmektedir. Nitekim TBK’nın 49. maddesine göre hukuka aykırı bir davranışla kusurlu olarak başka bir kimseyi zarara uğratan kişi bahsi geçen zararı karşılamakla mükelleftir. Zikredilen iki hükmün de gayesi, kusurlu fiille zarara sebep olan kişinin zarara uğrayan kişiye belirli bir tutarda ödeme yapmak suretiyle zararının karşılanmasını temin etmektir.   

Diğer taraftan, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunundan[3] (ETTK) farklı olarak TTK’da şirket yöneticileri hakkında hukuki sorumluluk davası açılabilmesi için genel kurulun bu yönde bir karar alması ya da ortakların en az 1/10’inin ya da temsilcilerinin dava açılması için oy kullanması şeklinde bir hükme yer verilmemiştir. Ancak Yüksek Yargı verdiği kararlarda şirketin yöneticileri aleyhine tazminat davası açılabilmesi için genel kurulun bu hususta karar alması gerektiğine hükmetmiştir.

Hukuki sorumluluk genel kural olmakla birlikte TTK’da bu konuda istisnalar da getirilmiştir. Buna göre adı geçen Kanunda;

- Şirket sözleşmesinden veya yasadan doğan bir yetki ya da görevi, yasaya dayanarak başkasına devirde bulunan yöneticilerin, anılan yetki ve görevleri devralanların seçiminde makul derecede özende bulunmadıklarının ispat hali dışında ilgili kişilerin karar ve fiillerinden sorumlu olmaması (TTK md. 553/2, 644/1-a),

- Hiç kimsenin kontrolü dışında bulunan, yolsuzluklar ya da şirket sözleşmesine veya yasaya aykırılıklar nedeniyle sorumlu tutulamaması, sözü edilen sorumlu olmama halinin özen ve gözetim yükümlülüğüne dayanarak geçersiz kılınamaması (TTK md. 553/3, 644/1-a),

öngörülmüştür.

2.2. Özel Sorumluluk Durumları

TTK’da yer alan özel sorumluluk durumları aşağıda irdelenmiştir.

1. Mahalli idare şirketinin kuruluşu ile birleşme, tür değiştirme ve bölünme gibi işlemlere dair belgelerin, beyanların, taahhütlerin, garantilerin hileli, yanlış, sahte ve gerçeğe aykırı bulunmasından, gerçeğin saklanmış olmasından ve başka yasaya aykırılıklardan kaynaklanan zararlardan, beyanları yapanlarla belgeleri düzenleyenler kusurları bulunduğu takdirde bunlara katılanlar mesuldür (TTK md. 549, 644/1-a). Bu durumda katılanlar için kusurlu, düzenleyenler için kusursuz sorumluluk vakidir.  

2. Sermaye tamamıyla taahhüt olunmamış veya karşılığı kanun veya şirket sözleşmesi hükümleri gereğince ödenmemişken, taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösterenler ile kusurlu olmaları şartıyla, mahalli idare şirketinin yetkilileri, bu payları üstlenmiş kabul edilir ve payların karşılıkları ile zararı faiziyle birlikte müteselsilen öder. Sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme yeterliliğinin bulunmadığını bilen ve buna onay veren şirket yöneticileri, sözü edilen borcun ödenmemesinden doğan zarardan sorumludur (TTK md. 550, 644/1-a).

3. Devralınacak işletme ile ayınların ve ayni sermayenin değerlemesinde emsaline nispetle yüksek tutar biçenler, aynın ve işletmenin niteliğini ya da durumunu farklı bir şekilde gösterenler yahut daha farklı olarak yolsuzluk yapanlar, bundan kaynaklanan zarardan mesuldür (TTK md. 551, 644/1-a). Sözü geçen sorumluluk kusura dayanmaktadır.

4. Sermaye Piyasası Kanunu düzenlemeleri istisna olmak üzere, mahalli idare şirketi veya başka bir ticaret şirketi kurmak gayesiyle veya taahhüdüyle halka her türlü yöntemle davette bulunularak para toplanması yasaktır (TTK md. 552). Söz konusu kuralı ihlal eden mahalli idare şirketi yöneticileri, hem hukuki sorumluk, hem de cezai sorumlulukla karşı karşıya kalır.

5. Mahalli idare şirketinin genel kurul kararları aleyhine, kötü niyetli olarak iptal ya da butlan davası açıldığı takdirde, davacılar bundan dolayı şirketin uğradığı zarar ve ziyandan müteselsil olarak mesuldür (TTK md. 451, 622). Genel kurul kararlarının iptali yahut butlanı için dava açma yetkisini haiz olanlar ise; şirket ortakları, yönetim kurulu/müdürler, kararların ifası kişisel sorumluluklarına neden olacaksa her bir yönetim kurulu üyesi/müdürdür.

6. Bölünme, birleşme ya da tür değiştirme işlemlerine bir şekilde katılmış mahalli idare şirketinin yöneticileri de dâhil tüm kişiler şirketlere, alacaklılara ve ortaklara kusurlu olarak vermiş oldukları zararlardan mesuldür (TTK md. 193/1).

7. Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışımenfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı konulara ilişkin müzakerelere katılması yasaktır (TTK md. 393). Bu kurala aykırı hareket eden mahalli idare şirketlerinin yönetim kurulu üyesi ve menfaat çatışması nesnel olarak varken ve biliniyorken ilgili üyenin toplantıya katılmasına itiraz etmeyen üyeler ve ilgili üyenin toplantıya katılması yönünde karar alan yönetim kurulu üyeleri bu sebeple şirketin uğradığı zararı tazminle yükümlüdürler.

8. Mahalli idare şirketleri de dâhil bütün anonim şirketlerde payın itibari değeri en az bir kuruştur. Bu değer ancak birer kuruş ve katları olarak yükseltilebilir. Mezkûr itibari değer Cumhurbaşkanınca yüz katına kadar artırılabilir. Anılan esaslara aykırı olarak çıkarılan paylar ise geçersizdir. Bahsi geçen payları ihraç edenler, zarar verdikleri kişilere karşı müteselsilen sorumludurlar (TTK md. 476).

9. Limited şirketlerde ortak sayısı bire düşerse durum, bu sonucu doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün içinde müdürlere yazıyla bildirilir. Müdürler, bildirimin alınması tarihinden başlayarak yedinci günün sonuna kadar, şirketin tek ortaklı olduğunu, buortağın adını, yerleşim yerini ve vatandaşlığını tescil ve ilan ettirir, aksi halde müdürler doğacak zarardan sorumlu olur (TTK md. 574).

3. HUKUKİ SORUMLULUĞA DAİR ORTAK KONULAR

3.1. Zarar

Sorumluluk hukukunun ana gayesi, oluşan zararı denkleştirmek, başka bir deyişle karşılamaktır. Bu sebeple zarar, tazminat yükümlülüğünün önemli bir unsurunu oluşturur. Mahalli idare şirketinin zararı, şirket aktiflerindeki fiili bir azalış şeklinde meydana gelir. Şirket yöneticilerinin sorumluluğuna müracaat edilebilmesi için zararın varlığı gereklidir. Mahalli idare şirketinin maruz kaldığı zararın tazmin edilebilmesini şirket ve ortaklardan her birisi talep edebilir. Zarar; şirket açısından doğrudan, şirket ortakları bakımından ise dolaylı zarardır. Bu çerçevede ortaklar, tazminatın yalnızca şirkete ödenmesini talep edebilir.[4] Şirket alacaklıları ise sadece zarara uğrayan şirketin iflası durumunda tazminatın şirkete ödenmesini isteyebilir. Buna karşın, şirket alacaklılarının ve ortakların taleplerinin önce iflas idaresi tarafından talep edilmesi icap etmektedir. İflas idaresinin mezkûr davayı açmaması halinde şirket ortakları ya da alacaklıları anılan davayı açabilir.

3.2. Kusur

Kusur, hukuki sorumluluğun ana unsurudur. Kusur, ihmal ya da kasıttan meydana gelmekle birlikte TTK’da yalnızca kusura yer verilmiştir. Bu halde kusurun ihmal ya da kasıttan kaynaklanması önemli değildir. TTK md. 553/1’ye göre mahalli idare şirketlerinin yöneticileri hakkında açılacak hukuki sorumluluk davalarında, yöneticilerin zararı vermelerinde kusurlu davrandıklarının davacı olanlarca ispatlanması gerekir.

3.3. Farklılaştırılmış Teselsül

TTK’da sorumluluk açısından mutlak teselsül ilkesi yerine farklılaştırılmış teselsül ilkesi benimsenmiştir. Mutlak teselsülde, birden fazla kişi, vermiş oldukları zarardan dolayı zarara uğrayana karşı hep birlikte sorumludur; farklılaştırılmış teselsülde ise aynı zarar sebebiyle birden fazla kişinin sorumlu olması halinde, bu kişilerden her birisi, durumun niteliğine ve kusuruna göre zarar kişisel olarak kendisiyle bağ kurulabildiği ölçüde, ilgili zarardan diğer sorumlularla birlikte müteselsilen mesul olmaktadır (TTK md. 557, 644/1-a). Söz konusu sistemde, alacaklıya karşı borçlu olan kişilerin müteselsil sorumluluğu sürmesine karşın, sorumluluk miktarı açısından müteselsil borçluların farklılaşmaya gidilmesine olanak tanınmaktadır. Farklılaştırılmış teselsül sisteminde yeni bir borç meydana gelmemekte, borcun yerine getirilme şekli değiştirilmektedir.[5]

Bu bağlamda, mahalli idare şirketlerinde yöneticiler aleyhine açılan hukuki sorumluluk davalarında, sorumluluğun tespitinde, diğer nedenler yanında illiyet bağının ve kusurun yokluğu ya da azlığı gibi kişisel indirim nedenleri de göz önünde bulundurulur.

3.4. Yetkili ve Görevli Mahkeme

Mahalli idare şirketlerinin yöneticileriyle ilgili hukuki sorumluluk davası, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde ikame edilir.

4. HUKUKİ SORUMLULUĞU SONA ERDİREN DURUMLAR

Mahalli idare şirketlerinde yöneticilerin hukuki sorumluluğunu sona erdiren durumlar, zamanaşımı ve ibradır. Bahsi geçen durumlar aşağıda ele alınmıştır.

4.1. Zamanaşımı

Sorumlu olan mahalli idare şirketinin yöneticileri hakkında tazminat talep etme hakkı, davacının sorumluyu ve zararı öğrendiği günden başlamak üzere iki ve her durumda zararı meydana getiren davranışın ortaya çıktığı tarihten itibaren beş sene geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Bununla beraber, bu davranış cezayı mucip olup, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa[6] göre daha uzun dava zamanaşımına tabiyse, hukuki sorumluluk davasına da anılan zamanaşımı tatbik olunur (TTK md. 560).

4.2. İbra

İbra, mahalli idare şirketinin, oluşan zararlar sebebiyle yöneticilerin sorumluluğuna gitmemesini ikrar etmesidir. Yöneticileri ibra etme yetkisi genel kurulun uhdesindedir. Genel kurulun almış olduğu ibra kararı başka bir genel kurul kararıyla kaldırılamaz (TTK md. 558/2). Buna karşın ibraya dair karar bir genel kurul kararı olduğundan mezkûr kararın iptali için dava açılabilir.[7] Genel kurulca alınan ibra kararı, şirket ile bu karar hakkında olumlu oy kullanan ortakların dava hakkını ortadan kaldırır. Bunun yanında, olumsuz oy kullanan ortakların dava hakkı ise ibranın alındığı günden itibaren altı ay sonrasında düşer.

5. SONUÇ

Mahalli idare şirketlerinde yöneticiler (anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri, limited şirketlerde müdürler), şirket sözleşmesi ve yasa hükümlerine uygun olarak şirketi temsil eden ve onun iş, işlem ve faaliyetlerini yöneten icra organıdır. Her sermaye şirketinde olduğu gibi mahalli idare şirketlerinde de şirket yöneticileri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda öngörülen hukuki sorumluluk hükümlerine tabidir. Genel sorumluluk kapsamında, anılan şirketlerin yöneticileri, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem ortaklara hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludur. Bahse konu genel sorumluluk hali dışında adı geçen Kanunda özel sorumluluk halleri de tanzim edilmiştir.

Mahalli idare şirketinin uğramış olduğu zararın tahsilini talep etme hakkı, şirket tüzel kişiliği ile ortaklardan her birisine aittir; şirket alacaklıları ise yalnızca iflas durumunda dava ikame edebilir. Şirketin birden fazla yöneticisi aynı zararı karşılamakla sorumlu olduğu takdirde, bunlardan her biri, durumun gereklerine ve kusuruna göre zarar kişisel olarak şahsına yükletilebildiği miktarda ilgili zarardan diğer yöneticilerle birlikte müteselsil olarak mesuldür. Hukuki sorumluluğu sona erdiren durumlar ise sorumlulara karşı tazminat talep etme yetkisinin zamanaşımına uğraması ve genel kurulca ibra kararı alınmasıdır.

KAYNAKÇA

·      6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu (09.07.1956 tarihli ve 9353 sayılı R.G.).

·      5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (12.10.2004 tarihli ve 25611 sayılı R.G.).

·      6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (04.02.2011 tarihli ve 27836 sayılı R.G.).

·      6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (14.02.2011 tarihli ve 27846 sayılı R.G.).

 

·      Karahan, Sami ve Doğrusöz Koşut Hanife, Şirketler Hukuku, Mimoza Yayınları, Konya 2012.

·      Tekinalp, Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2013.

·      Yavuz, Mustafa, Yeni TTK’da Hukuki Sorumluluğa İlişkin Yeni Bir Kavram: Farklılaştırılmış Teselsül, Vergi Sorunları Dergisi, Haziran 2014, S.309.


[1] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 14.02.2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

[2] 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 04.02.2011 tarihli ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[3] 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu (ETTK), TTK’nın 1533. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

[4] Sami Karahan ve Hanife Doğrusöz Koşut, Şirketler Hukuku, Mimoza Yayınları, Konya 2012, s.757.

[5] Mustafa Yavuz, Yeni TTK’da Hukuki Sorumluluğa İlişkin Yeni Bir Kavram: Farklılaştırılmış Teselsül, Vergi Sorunları Dergisi, Haziran 2014, S.309.

[6] 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 12.10.2004 tarihli ve 25611 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[7] Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2013, s.413.